




MEVZUAT KARŞISINDA RİSKİN EN BÜYÜĞÜ YAPTIRIMLAR !
Biyogüvenlik konusundaki mevzuat hükümleri incelendiğinde ilgililerin karşılaşabileceği yaptırımlar, en büyük riski oluşturmaktadır. Yaptırımlar incelendiğinde riskin boyutu daha
iyi anlaşılabilecektir. Yaptırımlar, beş ana başlıkta toplanabilir.
.........
.............
1- HAPİS CEZASI
Bireyin karşılaşabileceği en büyük yaptırım, hürriyeti bağlayıcı ceza ile karşılaşmasıdır. Gerçekten de Biyogüvenlik Kanunu’nunun ceza hükümlerini düzenleyen 15.maddesi incelendiğinde hapis cezalarının 3-7 yıl, 4-9 yıl, 5-12 yıl olarak belirlendiği görülecektir. TCK.50.maddesine göre 1 yıla kadar olan hapis cezaları paraya çevrilebilir, TCK 51.maddeye göre ise 2 yıl ve daha az süreli hapis cezaları ertelenebilir.(18 yaşından küçükler ve 65 yaşından büyükler için 3 yıl)
Bu nedenle Biyogüvenlik Kanunu gereğince ceza alınması halinde, ceza iki yıldan fazla olacağından cezaevi büyük bir risk olarak karşımızda durmaktadır.
2- PARA CEZASI:
İkinci yaptırım çeşidi para cezasıdır. Biyogüvenlik kanununda bu konuda yaptırımlar incelendiğinde 10.000- 30.000 TL ile,100.000-200.000 TL arasında bir para cezası öngörüldüğü görülmektedir.
3- TAZMİNAT
Henüz uygulamada karşılaşılmamış olsa dahi yasanın 14/1 maddesinde belirtildiği gibi ; GDO ve ürünleri ile ilgili faaliyetlerde bulunanlar, bu Kanun kapsamında izin almış olsalar dahi, insan, hayvan ve bitki sağlığı ile çevrenin ve biyolojik çeşitliliğin korunması, sürdürülebilirliğinin sağlanmasına karşı oluşan zararlardan sorumludur.
Yine yasanın 14/6 maddesinde belirtildiği gibi ; Sorumlular, çevrenin zarar görmüş veya tahrip olmuş unsurlarının eski haline getirilmesi veya aynı değerdeki unsurların yerine konulması için gerekli masrafları da karşılar.
Bu açıdan bakıldığında oluşacak zararın büyüklüğünü anlamak çok zor olmayacaktır. Çevrenin zarar görmüş unsurlarının eski hale getirilmesi veya insan, bitki ve hayvan sağlığına karşı oluşacak zararların tazmini de inanılmaz, ödenmesi mümkün olmayan rakamlara ulaşacaktır.
4- ÜRÜN İMHASI VEYA EL KOYMA
Biyogüvenlik Kanunu’na
dayanak çıkartılanGenetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar Ve Ürünlerine Dair Yönetmelik hükümleri incelendiğinde yasa aykırılık teşkil eden ürünlerden olumsuz etkisi görülenlerin İMHA edileceği, olumsuz etkisi tespit edilemeyenlerin ise MÜLKİYETİ KAMUYA GEÇİRİLECEĞİ açıkça belirtilmektedir.
Bu durumda ürün miktarı kadar zararın oluşacağı da açıktır.
Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar Ve Ürünlerine Dair Yönetmelik 22/3 maddesine göre ;
“ Kararda belirtilen koşulların ihlali veya GDO ve ürünleri ile ilgili olarak herhangi bir riskin ortaya çıkabileceği yönünde yeni bilimsel bilgilerin ortaya çıkması durumunda, karar Kurul tarafından iptal edilebilir. Kurul kararı iptal edilen GDO ve ürünleri ilgililer tarafından toplatılır. Kurul kararı ile insan, hayvan, bitki sağlığı ile çevre ve biyolojik çeşitliliğe olumsuz etkisi olduğu tespit edilenler derhal imha edilir, herhangi bir olumsuz etkisi tespit edilmeyenlerin ise mülkiyeti kamuya geçirilir. Bu fıkra uyarınca Bakanlıkça alınacak tedbirlerle ilgili yapılan masraflar ve diğer giderler, kusur ve sorumlulukları dikkate alınarak ilgililerden tahsil edilir.
5- GÜVENLİK TEDBİRİ
Yasanın 15/5 maddesinde güvenlik tedbirinden söz edilmektedir. Burada sözü edileno suçla bağlantılı olan eşya ve maddî çıkarların müsaderesi ile kamu kurumunca özel hukuk tüzel kişisine verilen iznin iptaline karar verilmesidir. Ancak TCK 60.maddesinde de düzenlenen güvenlik tedbirlerinin faaliyet izninin iptali, eşya müsaderesi ve kazanç müsaderesi olarak algılanması gerekmektedir.
Diğer anlatım ile ;
Örneğin bir şirket, yasada suç sayılan işlemleri yapıyorsa, işlemi yapan bireylerin cezalandırılması ile birlikte, şirkete idari para cezası ek olarak verilmektedir. Buradaki koşul tüzel kişinin organ veya temsilcilerinin iştirakiyle suçun işlenmiş olması ve suçun tüzel kişinin yararına verilen iznin kullanılması arasında işlenmiş olmalıdır.
Bilimsel risk değerlendirme raporlarında başvuruların yalnızca yem amaçlı ithalat olarak yapıldığından çevre ve biyoçeşitliliğe ilişkin risk analizleri, taşıma ve yem amaçlı işleme sürecinde istem dışı çeşitli yollarla çevreye yayılma ile sınırlı tutulmuştur. Gen geçişinin potansiyel kaynakları tohum ve çiçek tozu olarak bilinmektedir. Tohumların doğaya istem dışı taşınmalarının depolama, yem işleme ve nakliye gibi süreçlerde ya da hayvanlar aracılığıyla gerçekleşebileceği düşünülmektedir. Yine aynı raporların risk yönetimi başlıklı bölümünde aynen şöyle denilmektedir.;
“ Risk yönetiminin planlanması ve bu planının uygulanması “Risk Değerlendirme Komitesi”nin sorumluluğu dışındadır. Tohumların taşınma ve işlenmesi sırasında istem dışı çevreye yayılması sonucu olası çevre ve biyoçeşitliliğe ilişkin riskler ortaya çıkabilir. Bu durumda, 5977 sayılı “Biyogüvenlik Kanunu”, ilgili yönetmelikleri ve Biyogüvenlik Kurulu kararları uyarınca;
a) geçerlilik süresi
b) ithalatta uygulanacak işlemler
c) kullanım amacı
ç) risk yönetimi ve piyasa denetimi için gerekli veriler
d) izleme koşulları
e) belgeleme ve etiketleme koşulları
f) ambalajlama, taşıma, muhafaza ve nakil kuralları
g) işleme, atık ve artık arıtım ve imha koşulları
ğ) güvenlik ve acil durum tedbirleri
h) yıllık raporlamanın nasıl yapılacağı
Hususunda belirtilen konulara titizlikle uyulmalıdır. “
İşte bu belirlemeleri temel alarak konuyu incelemek ve değerlendirmekte fayda bulunmaktadır.
Gerek risk değerlendirme raporlarında gerek ise güvenlik ve acil durum tedbirlerinde alınabilecek tedbirler belirtilmiş ise de, burada yeniden incelemekte fayda bulunmaktadır. Unutmamak gerekir ki tehlike analizi riskin önlenmesinin ana koşuludur.
Bu açıdan bakıldığında tüm aşamalar için genel kurullar belirlenmeli ve özellikle alım noktaları, işleme ekipmanları, taşıma sistemleri ve depolama tesisleri, istenmeyen girişleri en az seviyede tutmak için dizayn edilmiş olmalı ve işletilmelidir. Gerek yem hammaddesinden gerek ise bu alanlarda yapılan faaliyetler sırasında ortaya çıkabilecek veya artabilecek riskler değerlendirilmelidir.
Bu durumda alınabilecek önlemlerin tespiti ve uygulanması önem kazanmaktadır.
Risklerin doğabileceği ve önlem alınması gerekli ana alanlar şöyle sıralanabilecektir. Önlemler ise mutlaka hukukçular marifetiyle yazılı bir disiplin olarak belirlenmelidir. Özellikle taşıma sırasındaki risklerin asgariye indirilmesi ve sorumluluktan kurtulabilmek için alınacak önlemler son derece önemledir.
YÜKLEME VE BOŞALTMADA RİSK ÖNLEMLER:
TAŞIMADA RİSK VE ÖNLEMLER
Taşımacılığı yapılan ürün
genetik yapısı değiştirilmiş organizma içeren yem olduğundan, taşınma sırasında istem dışı çevreye yayılması sonucu olası çevre ve biyoçeşitliliğe ilişkin riskler ortaya çıkabilir. Bu risklerin önlenmesinin koşullarından biri de nakliye işlemlerinde gerekli önlemlerin alınmasıdır.
Bu bağlamda da bu ürünlerin taşımasına ilişkin taşıma/nakliye sözleşmesi ile kaza ve acil durum düzenlemeleri önem kazanmaktadır.
Biyogüvenlik Kurulu’nun Resmi Gazete’nin 28.03.2015 tarih ve 29309 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 21 no’lu kararı ile AMBALAJLAMA, TAŞIMA, MUHAFAZA VE NAKİL KURALLARI’nın G bendi değişmiş ve ;
Karara konu mısır ve ürünlerinin ambalajlama, taşıma, muhafaza ve nakillerinde bulaşmayı engelleyici tedbirlerin ürün sahibi ve taşıyıcı tarafından işbirliği içinde alınması, ambalajlı ürünlerin ambalajlarının özel olarak, yırtılma ve parçalanmaya dayanıklı malzemeden yapılmış olması, dökme ürünlerin taşınacağı araçların, ürünün çevreye bulaşmasını önleyecek şekilde branda ile üstünün örtülmesi veya kapalı araçlar veya konteynırlar ile taşımanın yapılması, yükleme ve boşaltmada çevreye bulaşmasını önleyici tedbirlerin alınması ve herhangi bir bulaşma ya da kaza halinde eylem planının bulundurulması ve Bakanlıkla beraber müdahale edilmesi, Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerine Dair Yönetmeliğin 17. nci maddesinde yer alan Depolama ile ilgili hükümlere riayet edilmesi” şeklini almıştır.
DEPOLAMADA RİSK VE ÖNLEMLER
Yönetmelik’de de belirlendiği gibi GDO ve ürünleri farklı yerlerde depolanır. Bunun mümkün olamayacağı durumlarda ilgililer tarafından GDO ve ürünlerinden oluşabilecek bulaşmayı önlemek amacıyla depolarda gerekli temizlik yapılmalı ve kayıt altına alınmalıdır.
İŞLEMEDE RİSK VE ÖNLEMLER
Yönetmelik’de de belirlendiği gibi GDO ve ürünleri farklı hatlarda işlenmelidir. Bunun mümkün olamayacağı durumlarda ilgililer tarafından GDO ve ürünlerinden oluşabilecek bulaşmayı önlemek amacıyla hatlarda gerekli temizlik yapılmalı ve kayıt altına alınmalıdır. Ekipman, uyarı levhaları, sorumlular, eğitim, amaç dışı kullanımın önlenmesi gibi hususlarda gerekli kurallar konmalıdır.
YÜKLEME VE BOŞALTMA DÂHİL AMBALAJLAMA VE AMBALAJLARDA RİSK VE ÖNLEMLER
GDO içeren yemler, yükleme, boşaltma, taşıma, depolama, işleme gibi alanlardaki kurallara uyularak, normal depolama ve taşıma şartlarında, sızma, kaçak, dökülme, bulaşma ve benzeri yollarla ambalaj dışına çıkmaları önlenecek şekilde ambalajlandıktan sonra piyasaya arz edilmelidir.
SİGORTA :
Ülkemizde GDO riskine karşı sigorta müessesi henüz kullanılmamıştır. Sigorta şirketleri açısından bu son derece risk taşıyan ve zarar tespitine ilişkin örnek yaşanmayan bir konudur. Ancak bu konuda insan, bitki ve hayvan sağlığına karşı vuku bulacak zararların tazmininden çok, ürünün imha, el koyma veya mahrece iade durumundaki zararların karşılanmasına yönelik sigorta uygulamalarının daha uygun olacağı kanısındayız.
GDO’LU YEMLERİN KAYIT, ETİKETLEME VE İZLENEBİLİRLİĞİNE İLİŞKİN YÜKÜMLÜLÜKLER
Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar Ve Ürünlerine Dair Yönetmelik hükümleri her üç konuda düzenleme içermektedir.
KAYIT :
İTHALATTA;
Bu açıdan bakıldığında ithalatçının Bakanlıkla birlikte ithaline müsaade edilen ürünlerin kayıtlarının tutulacağı belirtilmiştir. Yönetmelik’in 14/ç maddesini bu hususu “ç) Bakanlıkça GDO’lu olarak ithaline müsaade edilen ürünlerin, firma ve GDO bazında kayıtları tutulur.” şeklinde düzenlenmiştir.
İŞLEME VE DEPOLAMADA:
Aynı yönetmeliğin 17.maddesi buna ilişkindir.
Yönetmeliğe göre (17/3) ilgililer ( İlgililer: GDO ve ürünleri ile ilgili olarak araştırma, geliştirme, işleme, piyasaya sürme, izleme, kullanma, ithalat, ihracat, nakil, taşıma, saklama, paketleme, etiketleme, depolama gibi faaliyetlerde bulunanlar ) Kurul tarafından belirlenen işleme, atık, artık, arıtım ve imha koşullarının uygulandığının kayıtlarının ibraz etmek zorundadır. Buradaki koşulların Kurul’ca hala belirlenmediğini belirtmek gerekir.
Yönetmelik’in 17/4 maddesinde ise gıda ve yem işletmecisine yükümlülükler getirmektedir. Buna göre GDO ve ürünlerinin yurt içinde işlenmesi, muameleye tabi tutulması hâlinde, dağıtım ve satışını takip etmek için kimden, ne miktarda temin ettiği ile ilgili belgeleri, ürünlerin kullanım amacına dair belgeleri, satın alınan, işlenen, mübadele konusu yapılan her bir ürün ve parti için EK-4’te yer alan GDO ve Ürünleri Kayıt Formunu saklayıp ve gerektiğinde Bakanlığa ibraz etmesini zorunlu kılmaktadır.
ETİKETLEME:
Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar Ve Ürünlerine Dair Yönetmelik’in Yemlerin Etiketlenmesi Başlıklı 19.maddesi etiketleme ile ilgili kuralları düzenlemektedir. Buna göre 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununda yer alan etiket gerekliliklere uyulması ile birlikte bunlar ilave olarak bazı yükümlükler getirmiştir.
Buna göre GDO içeren veya GDO’lardan oluşan yemin özel adının yanında parantez içinde “genetik yapısı değiştirilmiş ………” ibaresi bulunur. Bu ibare yem bileşen listesi altında dip not olarak da yer alabilir. Bu durumda yazı karakter büyüklüğü listede belirtilen ürünlerin karakter büyüklüğünden az olamaz.
Dökme yemlerin beraberinde, etiket bilgilerini içeren belge bulundurulur.
Yemlerin GDO’suz eşdeğerinden farklı olması hâlinde bileşimi, besleme özellikleri, kullanım amacı, belirli hayvan türü ya da kategorisi için yapılan sağlık ile ilgili uyarılar etiket üzerinde bulundurulur. GDO’suz eşdeğeri yoksa, o yemin yapısı ve karakteristikleri ile ilgili bilgiler etiket üzerinde bulundurulur.
İZLEME VE İZLENEBİRLİK :
Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar Ve Ürünlerine Dair Yönetmelik ‘in 21.maddesinde bu husus düzenlenmektedir.
GDO ve ürünleri ile ilgili olarak araştırma, geliştirme, işleme, piyasaya sürme, izleme, kullanma, ithalat, ihracat, nakil, taşıma, saklama, paketleme, etiketleme, depolama gibi faaliyetlerde bulunanlar, ;
► Etiketledikleri GDO ve ürünleri ile GDO’lardan elde edilen ürünlerin son tüketiciye ulaşıncaya kadar izlenebilirliğini sağlamak için EK- 4’deki formu bulundurmak ve forma ilişkin kayıt sistemine sahip olmak zorundadır. Ayrıca izlenebilirliğin sağlanması amacıyla, GDO ve ürünlerinin ithalatı ve serbest dolaşımında, Bakanlığa beyanda bulunulur, gerekli kayıtlar tutulur ve etiketleme kurallarına uyulur.
►Yine, ithalat aşamasından başlayarak işleme, depolama, piyasaya sürme aşamalarında kullanılan irsaliyeli fatura veya sevk irsaliyesi gibi belgelerde mübadele konusu yapılan GDO ve ürünlerinin GDO çeşidini ve ürün miktarını belirtmek zorundadır.
►İzleme ve izlenebilirliğin sağlanmasında müteselsilen sorumludur. İzlenebilirliğin sağlanamadığı aşamadaki ilgili taraflar sorumlu tutulur.
Şunu eklemek gerekir ki GDO ve ürünleri ile GDO’lardan elde edilen ürünlerin denetim ve kontrolleri bu Yönetmelik hükümleri ile birlikte Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununa göre Bakanlıkça yapılır ve denetim ve kontrol kayıtları Bakanlıkça tutulur.
İlgililerin yukarıda belirtilen risklerden mümkün olduğunca uzaklaşmak ve riskin gerçekleşmesi halinde en az zararla kurtulabilmek için mutlaka bir hukuki yardım alması en önemli önerimiz olacaktır.